Yoga her geçen gün daha görünür hale geldikçe, onunla ilgili yanlış inançlar da aynı hızla yayılıyor.
Birçok kişi yogayı; huzurlu olmak, güçlü olmak, esnek olmak ya da belirli bir şekilde görünmekle eşleştiriyor.
Oysa yoga, sadece belli bir beden tipine ya da hayat tarzına uygun bir uygulama değil.
Aslında yoga;
ne "başarılı" bir poz,
ne "sakin" bir zihin,
ne de "doğru" bir beden şeklidir.
Yoga, bir başarı hikâyesi değil;
bir dönüş, bir fark ediş, bir bırakış hikâyesidir.
Ve bu yüzden de hakkında doğru sandığımız pek çok şey, aslında… yanlış.
Yoga senin bozuk olduğunu varsaymaz.
Kaygılarını, sıkışıklıklarını, dalgalı zihnini hata olarak görmez.
Bunları bedenin ve ruhunun verdiği geri bildirimler olarak okur.
Seni değiştirmeye çalışmaz; sadece seninle ilgilenmek ister.
Yogaya başlamak için esnek olman gerekmez.
Esnek olmasan da olur.
Zaten yoga, bedenini olduğu haliyle tanıman ve onunla dost olman için vardır.
Pozu kusursuz yapman gerekmez.
Önemli olan duruşun nasıl göründüğü değil, sende neyi açığa çıkardığıdır.
Yoga bir yarış değil; bir farkındalık alanıdır.
Sadece orada olman, denemen, nefes alman yeterlidir.
Zor zamanlarda da matın üzerinde olabilmek, işte orada yoga başlar.
Kafan karışıkken, moralin bozukken, içinden gelmiyorken bile...
Yoga, halini değiştirmeye çalışmadan onunla kalabilme cesaretidir.
Toplumda yaygın olan bir yanılgı da budur.
Yoga, cinsiyetin ötesindedir.
Erkekler, kadınlar, gençler, yaş almış olanlar…
Herkes için, herkese göredir.
Yoga, herhangi bir dine ait olmak zorunda değildir.
İstersen spiritüel derinliğe inersin, istersen sadece beden farkındalığıyla kalırsın.
Kimse seni yönlendirmez. Herkes kendi kapısını kendisi aralar.
Yoga, hayatı istediğin şekle sokmakla değil, hayata güvenmekle ilgilidir.
Gerçek güç, kontrolde değil, teslimiyet ve güvende saklıdır.
Yoga bunu sana hatırlatır:
Bıraktığında da güçlüsün.
Sonuç olarak:
Yoga;
Bir şekle girmek değil, kendinle buluşmaktır.
Bir şeyleri kanıtlamak değil, olduğun haliyle kalabilmektir.
Sadece iyi hissetmek değil, gerçekten hissetmektir.
Ve bu yolculukta herkesin yeri vardır.
Duygu Afacan
